Jacobus de Voragine’nin 1260’lara tarihlenen Altın Efsane anlatısında, Aziz Yorgi ve ejderhanın hikâyesi Libya’da, Silene diye bilinen bir yerde geçer. Efsaneye göre, buradaki bir gölün çevresi, burayı zehirleyen bir ejderha tarafından mesken edinilmişti. Bu zehrin şehre yayılmasını önlemek amacıyla, halk ejderhaya günde iki tane koyun kurban ediyordu. Bir süre sonra ejderhaya bir insan bir koyun, daha sonra yalnızca insanlar kurban edilmeye başlandı. En sonunda kurban kurası kralın kızına çıktığında, kral kızını bağışlamaları için halka yüklü miktarda altın ve gümüş sunduysa da reddedildi, ve sonunda prenses canavara, gelinlik giymiş bir şekilde gönderildi. Aziz Yorgi de oradaydı ve prensesin ısrarlarına rağmen onun yanında kaldı. Bir süre sonra ejderha gölden çıktı, ve Aziz Yorgi atının üzerinde ejderhaya hücum etti. Aziz Yorgi ejderhayı yaraladıktan sonra, prensesten kuşağını istedi. Daha sonra bu kuşağı ejderhanın boynuna doladı, ve prenses ejderhayı evcil bir hayvan gibi kuşağından tutarak kontrol etti. Prenses ve Aziz Yorgi, ejderhayı bu şekilde şehre getirdiler. Burada, Aziz Yorgi, halka eğer Hristiyan olurlarsa ejderhayı öldüreceğini söyledi. Kral da dahil binlerce insan Hristiyanlığa geçince de, Aziz Yorgi ejderhanın kafasını keserek onu öldürdü. Bunun üzerine kral, Kutsal Bakire Meryem ve Aziz Yorgi adına, ejderhanın öldüğü alana bir kilise inşa etti ve bu kilisenin sunağından tüm hastalıklara iyi gelen bir su aktı.
En sonunda kendi tutkularına yenik düşen Poseidon, sevgilisi Athena’nın tapınağına gizlice girmiş ve Medusa’ya tecavüz etmiş. Olayın üzerinden çok zaman geçmeden Athena bu olayı öğrenmiş. Kendisini aşağılanmış gibi hisseden Athena, Poseidon’un ihanetini kıskançlığa ve sinire dönüştürmüş. İntikam hırsına bürünen Athena Medusa’yı ve kardeşlerini cezalandırmak için yeminler etmiş. Medusa başına gelen bu kötü olayın etkisindeyken Athena boş durmamış ve Medusa ve kardeşlerini birer ifrite çevirmiş. Medusa o kadar çirkin bir kadın olmuş ki onu görenler korkmaya bile başlamış. Athena bununla da kalmamış ve baktığı herkesi taşa çeviren Medusa’yı Hyperborea’ya sürdürmüş. Ama Athena bu cezayla da yetinmemiş ve Medusa’nın canını almak istemiş o zaman siniri ve öfkesi geçecekmiş. Medusa'yı öldürmek için Argos Kralı Akrisios'un kızı Danae'nin, Zeus'tan olma oğlu Perseus'la yani üvey kardeşiyle işbirliği yaparak Medusa'nın kafasını kesmeye karar vermiş.Perseus üvey kız kardeşinin bu isteğini hemen yerine getirerek ışıltılar saçıp insanların gözlerini kamaştıran keskin kılıcını savurduğu gibi zavallı Medusa'nın yılan saçlı kafasını bedeninden ayırıvermiş. Poseidon medusa hikayesi, Medusa’ya verilen haksız bir ceza ile sonuçlanmış. Hikayenin zorla tecavüz edilen Medusa’nın can vermesi ile bittiği düşünülmüş olsa da hikayenin sonu Medusa’nın ölmesiyle bitmemiş.
🐉Mitolojinin Vahşi Hayvanı Ejderha
Çoğu efsanede adı sıkça geçen ejderha, yarasa kanatlı, dikenli, kuyruklu, ağzından ateş saçan dev kertenkele ya da yılan biçimindeki efsanevi canavardır. Ejderha ya da diğer bilinen adıyla ejder, mitolojide büyüsel veya ruhani güçlere sahip vahşi bir hayvan olarak tasvir edilir. Ejderha, antik çağda olduğu gibi Avrupa'da da vahşi bir hayvan olarak bilinir. Fakat uzak doğuda ejderha, uğur getirildiğine inanılır ve ülkenin simgesi haline gelmiştir. Ejderha mitolojide pek çok efsanede baş rol oynamıştır. Ejderha antik çağda geniş bir alanda yayılım gösterir. Antik çağın temelleri atıldığı dönemde ejder, ilk zamanlarda anlam olarak farklıydı. Ejderha özellikle Türk mitolojisinin erken dönemlerinde bereket, refah, güç ve kuvvet anlamını taşırdı. Zamanla bu anlam değişmiş ve ejderha kötülük simgesi haline gelmiştir. Anlatılan efsanede de ejderha insanlara zarar veren, ölümlerini isteyen bir yaratıktır. İlk başlarda cansız değerli eşyalarla tatmin olan ejderha giderek artan aç gözlülüğü ile daha çok şey feda etmelerini ister. Durum öyle fena bir hal alır ki artık insanlar ejderha için kurban edilir. Kurban edilme sırası kralın kızına gelmiştir. Kral kızını kurtarmak için her türlü yolu dener. Halka sırayı savmak için para, altın gibi değerli eşyalar sunar. Halk kendilerini kurtarmak için prensesin kurban edilmesi için uğraşır. Sonunda prenses kurban edilmek üzere ejderhaya verilir. Tam bu esnada Aziz Yorgi ejderhayı etkisiz hale getirir. Halk çok mutludur ve Aziz Yorgi'den onu öldürmesini isterler. Aziz Yorgi'nin tek bir şartı vardır. Kral dahil herkesin Hristiyan dinini benimsemesi.
⛩️Dinin Mitolojik Etkisi
Din, birçok efsane ve hikayede anlatılır ve kültürden kültüre nesillerce aktarılır. Aziz Yorgi efsanesi bir İngiliz efsanesi olup içinde Hristiyanlık dinini barındırır. Bu efsane Hristiyanlığı kabul edip benimsemenin insanlara bereket ve sıhhat getireceği inancını aşılar. Aziz Yorgi efsaneye göre Hristiyanlığın yayılmasında büyük bir rol oynamıştır. Hristiyanlığın getireceği bereketin farkında olan Aziz Yorgi, ejderhayı bu sebeple öldürmüştür. Ejderhanın ölümü ülkeye huzur getirecektir. Bunun yanında Hristiyanlığın kabulü gerçekleşmiş oldu. Kral ejderhanın öldüğü yerde kilise inşa ederek ibadet etme imkanı sağladı. Buradan akan su birçok hastalığa şifa oldu. Dinin Avrupa'nın mitolojik zamanlarındaki önemini bu hikaye ile daha iyi bir şekilde anlamak mümkün. Aziz Yorgi Hristiyanlıkta ve İslamda veli olarak kabul edilen bir Hristiyan'dır. Avrupa'da Hristiyanlığı yaymak,halka dinin faydalarını öğretmek ve bu dini benimsemelerini sağlamak için bulunmaktadır. Antik çağda mitoloji ve dinin birbiri ile bağlantısını Avrupa'da da görmek dinin etkisinin geçmiş yıllardan beri sürdüğünü gösterir. Efsanelerde geçen birçok mucizevi olay din ile açıklığa kavuşturulmaktadır. Antik çağda çok tanrılı bir inanç vardı. İnsanlar tanrıları görebilir ve mucizevi güçlerine şahit olabilirlerdi. Ancak Avrupa ve Orta Doğu ülkelerinde bu durum farklıydı. Önceleri putperestlik inancı yerini tek tanrılı inanca bırakmıştı. Aziz Yorgi de insanların puta tapmalarına engel olmak için gönderilmişti. Dinin yararını insanlara göstererek anlatmıştı. Bu şekilde insanların Hristiyanlık dinini benimsemeleri daha kolay olmuştur.